ÖLÜ RUHLAR
Önce kelimelerle başlardı her şey... Başka bir diyardan geldikleri belli, tılsımlı kelimelerle... Burada duran bedene inat giderdi ruhlarımız gitmek istedikleri yerlere... Deniz, sisi biliyordu... Sis de denizi... Rüzgar, gökyüzünü tanıyordu... Gökyüzü de rüzgarı... Hangi şekle bürünürsek bürünelim aşk da özgürlük de kanat çırpıyordu ufuklara... Kalabalıklar bir başkaydı, yalnızlıklar bir başka... Huzursuzluksa gençlikten ibraretti... Şimdi ben, not defterlerime karalanmış sıradan cümleler içinde boğulur oldum... Şimdi ben, iki kişilik yalnızlıklardan uzak dünyalar yaratamaz oldum... Şimdi ben, gecenin yalancı yıldızlarına alıştım... Eskiden "kalabalık yalnızlıklar" derdik ya hani, şimdi daha başka bir şey bu; meğer kendi içinde bile yalnız kalabiliyormuş insan...Kendinden bile uzaklara gidebiliyormuş... Satır aralarında saklanan asırlık cümlelerle de derteleşebiliyormuş insan meğer... Meğer İçinde ki çocuk ona el sallarken veda etmeyi unutabiliyormuş insan...Hep git...