BEYOĞLU GİBİ

İçimde bir Beyoğlu, Biraz mazi, biraz gerçek... İçimde bir İstanbul, Kocaman bir şiir, bir sürü şarkı gibi... Dolunay Altın Boynuz’a vururken, Yağmur tıklatırken çatıyı, Yıldızlar mırıldanırken düşlerimi... Ne güzel aşka öykünmek, Tenzih ederek tüm geçmişi, Onurlandırarak geleceği... Nerede o bizden olanlar? Nerede beraber gideceğimiz çocuk bahçeleri? Nasıl da tükettik ruhumuzu, Bilmeyenlerle Kaydıraktan ters kaymasını, Merdivenlerde son yudumu kafaya dikmesini... Oyun oynamayı bilmeyen büyüklerle, Ne kadar da çok büyüdük zorla... Aklımda hala, Nevizade’de çiçek satan çocukların hiçliği, Şampiyon’dan gece gelen kokoreçin tadı, Gece yarısı çalan telefonlardan çıkan planlar, Hiç uyutmadan, Hiç susmadan, Hiç bitmeyecek gibi, Bir ders kitabının başında kafa kıyak bir anı, Sayıklıyor country strike taktiklerini Karşıdaki kanepede uyurken Bahçenin sakinlerinden biri... Baskın basanındır yapmışlar yine gecenin delileri... Sonra kuzeyde bir şehirde Uyutmayan çalar saat uçuyor balkondan aşağı...