Kayıtlar

2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

EYLÜL BAKIŞLI KIZ

Resim
             Sakin bir gece, dışarıda çıt yok. Sürekli seslenen O’ndan başka kimse konuşmuyor. Bir türlü oturtamadım şeklini bu odanın. Kitaplığı nereye koysam bir eksiklik var. Nereye yaslansam bir hüzün çöküyor içime. Hangi saati takarsam takayım yılın bir günü duruyor. Sonraki günler mi? İsyan eder gibi sanki çalışmaya hep acı bir tik tak. Benzemiyor bu odanın saatleri başka saatlere. Dünyanın bir ucundan getirsem yine aynı bezginlik yada hüzün. Henüz koyamadım adını nedir bu acı ritim. Anlatamıyorum kimseye anlamazlar ki. Nasıl olur da saatler odanın ruhunu taşır. Ben mi? Ben sürekli durgunum. Ne zaman aşık olduğumu düşünsem; O kalbimi şüpheyle dolduruyor. Başımı nereye yaslasam bir kız gözlerimin önünde. Eylül gibi bir kız…Bana sonbaharı hatırlatıyor. Eski püskü kitap dolu bir odada, sallanan bir sandalyede, suskun, gökyüzüne bakıyor. Acılı diyorum ama soracak cesareti vermiyor insana. Yeşil gözleri o kadar koyu ki sanki boşluğa bakıyor. Esmer teni oda kadar loş. Uzun, düz, siyah

SİRİUS

Resim
Yağmurdan kaçarken, Kara şaşırırken, Zırva ötesi konuları konuşurken kızarmadan yüzümüz, Yatakta uyku arası konuşurken, Sızarken bir sandalye tepesinde, Fantastik bir filmin rüya arasına girerken sohbet, Ağlarken haykıra haykıra, Orada mıydın cidden? Yere çömelmiş, Kafası ellerinin arasında haykıran Bir delinin evinde Kahverengi deri koltuğa karşı Simsiyah haykırırken ben Delinin ellerinde sidik varken... Karanlıklardan aydınlıklara çıkarırken beni tekrar tekrar... Sözcüklerimdin sen, Hayallerim, kahramanım... Vecihi’ydin sen ellerinde helikopter düşleri... Kavgamdın sen eli kanlı dinlere karşı... Tarot kartlarının büyücüsü, Atlantik’in Poseidon’u... Şefkatin Galcesi... Denizden göğe, Yok gözlerindeki lacivertin lehçesi... Milliyeti yok ellerindeki şefkatin... Tercümesiz seninle kurulan hayaller O barın şu şehr-i İstanbul’da karşılığı yok... Sabaha karşı Gordon’s'u diken yok, Yok uykudan feragat eden... Kulağıma fısıldıyor Pearl Jam, "Nefes almak istiyorum" diye... Vecihi

ARSIZ KALEM

Resim
  Engizisyon mahkemesinde, Sabit fikirli yargıcın sahnesinde, İktidarın alkışlarıyla, Sanatın hükümsüzlüğünde, Kendi intiharına yürüyordu kalem... Kaç intihar sahnesi gerekliydi Kalemin kalem olduğuna inanması için? Kaç meydan yangını Haykırmanın senfonisini öğrenene dek... Kaç seyahat, Kaç hayat daha? Kaç kere atlarsan unutursun? Kaç alkol denizine Kaç kere? İsmin hangi dilde daha cilveli? Pencil mi pen mi? Le stylo... Peki ya La Boheme? Aklın peki? Bukowski ya da Fitzgerald? Wilde ile Dorian Gray'e dönüşmek mi? Cervantes ile Don Kişot'a Hugo ile Quasimodo'ya? Notre Dame'nin çatısından mı Juliet'in aşkından mı? Vurulmak mı Fitzgerald'ın Gatsby'si gibi muhteşemce? Hangisi olacaksın? Ölmeden önce ya da sonra 15. Yüzyıl mahkemesinden Ateşten sonra ya da Ateşe gidişte... Seni süslü, terbiyesiz kalem Biteceksin işte Bir salonda Bir yüzyılda Bir meydanda Hep aynı gerekçeyle... 27 Nisan 2023 - Beyoğlu 21:07