ARSIZ KALEM

 


Engizisyon mahkemesinde,
Sabit fikirli yargıcın sahnesinde,
İktidarın alkışlarıyla,
Sanatın hükümsüzlüğünde,
Kendi intiharına yürüyordu kalem...


Kaç intihar sahnesi gerekliydi
Kalemin kalem olduğuna inanması için?
Kaç meydan yangını
Haykırmanın senfonisini öğrenene dek...
Kaç seyahat,
Kaç hayat daha?
Kaç kere atlarsan unutursun?
Kaç alkol denizine
Kaç kere?


İsmin hangi dilde daha cilveli?
Pencil mi pen mi?
Le stylo...
Peki ya La Boheme?
Aklın peki?
Bukowski ya da Fitzgerald?
Wilde ile Dorian Gray'e dönüşmek mi?
Cervantes ile Don Kişot'a
Hugo ile Quasimodo'ya?
Notre Dame'nin çatısından mı
Juliet'in aşkından mı?
Vurulmak mı Fitzgerald'ın Gatsby'si gibi muhteşemce?
Hangisi olacaksın?
Ölmeden önce ya da sonra
15. Yüzyıl mahkemesinden
Ateşten sonra ya da
Ateşe gidişte...


Seni süslü, terbiyesiz kalem
Biteceksin işte
Bir salonda
Bir yüzyılda
Bir meydanda
Hep aynı gerekçeyle...


27 Nisan 2023 - Beyoğlu
21:07

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TAHRAN’DA İKİ GÜN

SİRİUS

EYLÜL BAKIŞLI KIZ