Kayıtlar

2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

GARDİYANLARI GÖMMEK

Resim
Bir gün anlayacaksın Ayakların kocaman taneli kumlara değerken Denizin suyuyla okşanırken parmakların Ateşin etrafında dans edenlere bakarken Çıkartıp elbiselerini kahkahalarla daldığında o denize Bir gün anlayacaksın Etrafındaki insanlar içip, gülüp, dans ederken... Aşk tüm hücrelerinde dolanırken Soyunup kalabalığın içinde korkmadığında Denize dalmaya... Gökyüzü yıldızları tutabilecek kadar yakınken Anlayacaksın Tanrı'nın içindeki melodisini Senin ruhun özgür, Aşkın özgür... Sen özgürsün... Ve biliyorum bir daha asla izin vermeyeceksin Karanlık gölgelerle kuşatılmaya! Bir gün evini bulacaksın! Yıldızlara değecek ellerin bir gün! Gözlerindeki maviden Okyanuslar getirecek sevgili! Sarhoş insanlar saracak etrafını Aşktan, Mutluluktan, Sevgiden, Huzurdan, Sarhoş... işte o gün yeniden Çıkarabildiğin en yüksek sesle Haykıracaksın denize Karanlığı gardiyanlarıyla birlikte Bıraktım arkamda diye! Bir gün o gardiyanları gömeceksin!

AŞK GÜNLÜĞÜ

Resim
Gözlerim tamamen kapalı Yatağımın başucunda kol saatin, Yere attığın elbiselerin, Gizlice sızmak lazım mutfağa Kapıda ayak sesleri var delinin... Yağmur rüzgarla karışmış camın kenarında Hayaller uçuşuyor etrafta masmavi Sabaha karşı 4,5,7 Ertesi gün öğleden sonra 5,6,7... Kapıyı tıklatıyor huzursuz Yemekte mi yemeyeceksiniz? Sahi saat kaç? Uyku bize uğramadı yine, Gözlerin raftaki içki şişesinde... Sakın ses verme kapıdakine! Bozuk paraların saçılmış yine her yere, Hiç işin olmaz ki senin parayla... Bardaki kıza gülüyoruz hala, Hani kumpasımıza gelmişti... Makaleme şirketi sen buldun yine... Okul var, iş var, kapıda canavar var... İçeride Meryem var, Rumi var... Paraşütle okyanusa atlamak var... Akşama içmek var... Duvardan bize bakıyor; Gül, sev, yaşa!... Hala oradasın... Hala oradayız... Birazdan huysuzla yüzleşeceğiz... Kıskançlık krizinden söyleyecek Ağzına geleni... Birazdan akşam olacak yeniden... Puslu şehir asıl sen gidince kararacak! Boşver yağsın yağmurlar, Bu kadın seni

ÇOCUK RUHLU AŞK

Resim
Hep acelesi var adamın Koşar adım caddelerde Duyguları çok yoğun, Eylemleri pervasız... Usta bir ressam gibi Fırça darbeleriyle renklendiriyor geceyi... Karşıdaki kadına, Yanındaki adama Hikayeler yazdık yine, birlikte... Ah seninle uydurmak! Bir şehri baştan yazmak! Kulaktan kulağa bir oyun aramızda Hiç bitmeyen bir sarhoşluk Çocukça, şımarıkça, hoyratça Kendi yalanımızın içinde Bir kahkaha! Hiç dur demeyen, Hiç uslanmak istemeyen Sürprizleri hiç bitmeyen Bir adam... İçini okuyan bir kadın, Gözleriyle konuşabilen... Ey özgürlük! Seni ne çok özledi bu kadın! Efendisi ülkesi,Gardiyanı kültürü, İşkencecisi ruhu, Doğuda bir yerlerde... Adam bilir, Gözlerini kapamak yeter kadına... Esaret dediğin ne ki! Kadın her gece Masmavi bir okyanusta Olmayan dünyalara Yelken açmakta... Gözü gökyüzüne takılı Bir gün yeniden görecek Görkemli kanatlarını gökyüzünde... Konuşamadıklarını kustuğu bir geceydi yine Depresifler diyarında... Serseriliğe vurdu. Reddediyor yaşlandığını Gidiyor Üstüne

Biz ve İstanbul

Resim
http://www.deviantart.com/art/Istanbul-209322470 Öylesine eski, Bilinmez derecede karanlık, Öylesine saklı, Bir odada kilitli, Yıllara yenik sevdalarımız oldu bizim! Seviştiğimiz günleri unutturdu yıllar... O odaları dost eyledi zaman! Öylesine İstanbul'duk biz İstanbul böylesine kararana dek! Şehir öldü, Şehrin ruhu öldü, Biz ölemedik... Hala buradaydı adam, Hala buradaydı kadın... Dost olma vaktiydi Yozlaşan İstanbul'a inat İstanbul'du kadın ve adam! İkisi de gitmeye sevdalı... Birisi İzmir'e çevirmiş yüzünü, Öbürü Yunanistan diyor şarkısında... Büyük büyük annesi Yunan diye Dileniyor bir Hristiyan toprağına... Oysaki dinlere asla inanmadı kadın! Dinlerde karanlık liderlerin imzaları vardır İnsanlıktır asıl din! Tanrı varsa tek Yoksa adalettir! Karanlıkta attığın kulaç, Kazandığın savaş, Gülümsemendeki kıvanç Şeytanın diğer adı aslında.. Hepimizin tek olduğunu anlayana dek İmzana bulaşacaktır kan! Şair de bu şiiri kanla imzaladı! Biraz Yunan, biraz Türk kanınd

YILDIZLAR ŞEHRİ

Resim
                                                                     Photo Credit - Vabserk   Avrupa ile Asya’nın ortasında Kadehi zehir dolu bir kadındın sen aslında İstanbul derlerdi adına Karanlıkların aydınlattığı, Işığın altındaysa kararan şehirdin sen! Bizim yıldızlar şehrimiz! En büyük fethimiz, İlham Perimiz. Bir kadındın sen, Uzaktan göreni büyüleyen! Dokunanı görünmez prangalara bağlayan… Kapalı gözlerin ardında Orhan Veli, Aklına gelince koca bir destan Bedri Rahmi… Kadınının gözlerini gecene, kokusunu sana benzetince adam Bak yine geldi Nazım Hikmet… Yahya Kemal, bir tepeden bakmıştı sana, Sevemediği bir köşeni bulamamıştı… Ruhuna benzetti seni Necip Fazıl… Vedat Türkali’nin kavgasının şehri, Oktay Rıfat’ın baharı… Martıların kanadından izlerdi seni Özdemir Asaf… Sen şair yapandın bunca adamı… Kavgamızın, atamızın, sevdamızın… Düşümüzün, düşüşümüzün, Bir hayalde kayboluşumuzun şehri İstanbul! Sanadır, sendendir, seninl

KORKU

Resim
Photo Credit - erdincaltun Geceleri severdi kadın! Kendiyle buluştuğu geceler, Sevgiliye kavuştuğu geceler, Güneşe inat mavi geceler... Bir yanda hüzün Öbür yanda umut vardı... Bir yanda kayıp Öte yanda zafer... Bir yanı hep gece Diğeri gündüz... Sessizleşti sonra deniz, Dolunay yüzüne maskeler takarken Yıldızlara erişecek dalgaları oluşturamadı yeniden... Bir de kutup yıldızının ışığı sönerse Ay denize bir daha hiç düşmezse... Deniz kayalıklara geri dönerse... Dedi, dedi de... Yine Marmara'ya karıştı suları Hiç hissetmezmiş gibi sakince salındı Kleopatra'nın sahtekar eteklerinin dibinde... Bak yine Karadeniz 3. köprünün arkasında kaldı... 22.06.2016 - İstanbul - 01.00

Varsayım

Resim
Photo Credit - enchanting-ce-memory Günler geçiyor, mevsimler değişiyor Kalbine söylediği yalanlar değişiyor kadının Yine de okyanus mavisi gözleri sızıyor bir aralık bulup geceden yüreğine... Buruş buruş olmuş bir yüreğin içinden ruhuna sarılıyor ruhu kadının... Hiç güneş batmıyor Rüzgarlı bir hayalde... Varsay gelmiş Kleopatra ruhlu şehrine... Varsay rakıyı sek içtiğiniz deniz kenarı bir restaurantta sabahlamışsınız... Varsay sevmiş bu tutsak denizi... Varsay içinde gitmek ve dönmek geçen bütün cümlelerin seyyahı olmuş kadın ve adam! Masal bu ya; varsay prens, geri getirmiş ağlayınca gözlerinden inciler saçılan kadının "o deve" vermek zorunda kaldığı gözlerini... Masal bu ya mor dağların ardında iyilerin kazandığı bir ülke varmış gerçekten... Sana bu şiiri zehirli bir şehirden yazıyorum sevgili! İstanbul derler adına... Ömür boyu yalanlarına sürgün eder insanı... Bu şehri matemde sevdiğin her şeyin gizli düşmanı olsan da Yine de seversin arabeskini... Demem o

Gözlüklerin Hikayesi

Resim
Photo Credit - Art- triste İki gözlük karşı karşıya Salondaki masada Gördükleri kursaklarında Göremedikleri unutulmuş şarkılarda... 2 gözlük birbirinden apayrı... Birinin kalmamış çerçevesi Diğeri kuşanmış zırhlarını... Masadalar Ucuz ama derin, Pahallı ama saydam... Ayrı yönlere bakıyorlar... Gözlükler gibiydi hayat Çerçevesinden daha uzağa bakamadığımız... Bir Yeşilçam filmi gibi... Hisarüstü'nden boğaza doğru Söylenmiş eski bir şarkıda saklı "Kız sen İstanbul'un neresindensin?" Şimdi ne İstanbul eski İstanbul Ne eser kaldı o filmlerdeki aşklardan Çalındı boğazın sularında salınan şarkılar... Eski zaman aşıkları Gözlükle gözün hikayesi gibiler... Masada... Salonda... İki gözlük sessizce karşı karşıya Yeni köprüden geçen yok... Bu yeni İstanbul'dan anlayan da... 14.01.2017 - 03. 32 - İstanbul