ÇOCUKLUĞUMUN ATATÜRK’Ü

Bizim çocuk olduğumuz zamanlarda ülkemin her toprağında adın şanla, şerefle anılırdı Paşam! Okula girdiğimiz ilk an mavi gözlerini görürdük. Bir ateş yanardı içimizde sana bakarken. Senin sözlerinle and içerek büyüdük. Senin yolunda yürümeye yemin ettik daha "a,b,c…" demeden önce. 

                Ben seni öyle çok sevdim ki Mustafa Kemal Paşa; bu vatanı sever gibi sevdim. Doğduğum toprak gibi, her gün gördüğüm deniz gibi, uzaktan izlediğim ve adını özgürlük koyduğum yıldızlar gibi sevdim. İsmin, özgürlük oldu dilimde. Yüzün, cesaret diye aşılandı gözlerime. 

                Büyüdükçe başka bir şeye dönüştün bende. Sen, özlediğim ülkemin adı oldun. Sen, özgürlük şarkılarının melodisi oldun. Rüyalarımda yol göstericim, ideallerimde ilham kaynağım oldun. Yüzünü hiç unutmayayım diye kolye yapıp astım boynuma. Çakmak gözlerindendi belki de maviye olan tutkum... 

                Zaman beni hep şaşırttı hala da şaşırtmaya devam ediyor Atam! Önce senin yasakladığın harfleri zorla öğreten bir okul seçtim kendime. İte kaka bitirdim o okulu. Sonra ismin karalanmaya başladı sokaklarda. Dinsiz oldun, alkolik oldun, düşman oldun bir anda. Sanki bu ülkeyi birleştiren değil de bölen adam oldun paşam! Ve ben bunları görerek, duyarak yaşamaya mahkum oldum Atam! Her adımımda bir cehalete yenik düşmeye mahkum oldum Paşam! Önce Allah sonra sen demiştin ya “OKU” diye. Okumayanlardan emir almaya zorunlu kaldım Atam! 

                Geçenlerde pazarda senin imzanı taşıyan telefon kılıfımı göstererek “Benzer yapıda bir kılıf var mı” diye sordum ufak bir çocuğa. “BİZ ATATÜRK İMZALI YA DA RESİMLİ HİÇ BİR ŞEY SATMAYIZ” dedi bana. Çocuğun gözlerinde benim çocukluğum yoktu. Küçükken etrafımda olan çocukların hiç birine de benzemiyordu. Kinliydi sana belli. Belki de hiç tanımamıştı bizim bildiğimiz çakmak gözlü, elleri hedefi işaret eden Mustafa Kemal Paşa’yı. 

                Tam 73 yıl geçti ölümünün ardından. Artık yas tutmaz oldu bu ülke! Şimdiki nesil eskisi kadar bilmiyor seni. Bir sonrakine anlatmazsa ebeveynler ve öğretmenler iyice unutacaklar seni bizim çocuklar. Korkarım 70 yaşında bir 10 Kasım Sabahı saygı duruşu yaparken “Bu teyze ne yapıyor anne?” diye soran çocuklara rastlayacağım yollarda. En çok da neden korkuyorum biliyor musun Atam! Hiçbir şey yapamıyoruz. Sahip çıkamıyoruz bu ülkeye ve bir gün elimize bavulumuzu alıp gitmek zorunda kalacağız. Tek tek, adım adım gideceğiz bu ülkeden. Seni, topraklarını, denizini, eski alışkanlıklarını ve insanlarını özleyerek bitireceğiz yaşamımızı. Çünkü sahip çıkılıp korunacak tek bir toprak kalmayacak yakında. Adamın biri gelip padişahlığını kuracak ve sevgiyle onun ümmeti olacak bu halk. Bizim gibiler, senin yolundakiler, ileriyi işaret edenler idam edilecek bir gün bu ülkede belkide. Ya da ölmeden ölecekler; cehalete baş kaldırmak istediklerinden. 

                Bugün yine 10 Kasım ve yüreğim yanıyor Atam! Bugün yine 10 Kasım ve çocukluğum ülkesine ağlıyor Atam! Boynumdaki kolyenin zinciri kopuyor, büstün yerlere düşüyor Atam! “Gerekirse birleşiriz milyonlar oluruz” inancıyla ve gözlerinden yüreğimize akan ışıkla umut etmeye devam ediyoruz Atam! Sen rahat uyu! Çocuklarımız adını unutmasınlar diye sesimiz kesilene kadar bağırırız biz yine de “ATATÜRK’ÜM SEN RAHAT UYU! BU ÜLKE SAHİPSİZ DEĞİL!” diye.  
                                                                                           
  10 Kasım 2011 / 00:56

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TAHRAN’DA İKİ GÜN

SİRİUS

EYLÜL BAKIŞLI KIZ