HEM KİTAP HEM RESİM SEVER KOLEKSİYONERLERE EKSLİBRİS




Benim her şeyim kendime özeldir, beni yansıtır diyenlerden misiniz? Öyleyse şimdi tamda sizin ilginizi çekecek bir konudan bahsetmek için Işık Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Grafik Bölümü ve İstanbul Ekslibris Derneği Başkanı Prof. Dr. Hasip Pektaş ile bir söyleşi yaptık.

Almak başka, saklamak başka… Kimileri kitapları alır, okur ve dağıtır. Kimileriyse benim gibi okumasa bile kitabı kütüphanesinde görmekten hoşlanır. Hep derim ya sanat hayattır, edebiyat da aşktır. İşte şimdi size söyleyeceğim kelime ile sizde edebi aşkınıza sanat ekleyerek hayat verebilirsiniz.

Hani bazıları kitaplarını ilk aldıklarında ön sayfasını açarlar ve onun kendilerine aitliğini belirtmek adına üzerine aldıkları tarihi ve isimlerini yazarak onu imzalarlar ya tam da böyle bir şey EKSLİBRİS. Kitabın içine sanatsal bir dokunuş katarak onu kişiye özel hale getiren çok özel bir sanat dalı. 1450’li yıllarda Avrupa’da doğmuş. Zamanın devlet adamlarından, din adamlarına tüm sayılı kişilere el yazması bir kitap takdim edileceğinde içine bir şey yapıştıralım da kaybolmasın, sahibi belli olsun denmiş. Daha sonraları matbaa ile birlikte orta sınıf, zengin tabaka da kitap sahibi olduğunda bu geleneği devam ettirmişler ve günümüze kadar gelişerek gelmiş. Günümüzde koleksiyoncuları ve meraklıları oldukça fazla.


Prof. Hasip Pektaş ve Çağda Erzincan

Bu sene İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Projeleri kapsamında; Fevziye Mektebi Vakfı, Işık Üniversitesi ve İstanbul Ekslibris Derneği işbirliği ile 33. FISAE Uluslararası Ekslibris Kongresi ve Uluslararası Ekslibris Sergileri düzenleniyor. 25-29 Ağustos tarihleri arasında düzenlenecek kongre, sergiler ve ekslibris sanatı hakkında Prof. Dr. Hasip Pektaş’la konuştuk.



Pektaş, eklibrisi şöyle tanımlıyor; Ekslibris, kitapların iç kapağına yapıştırılan bir mülkiyet işareti. Bir anlamda o kitabın tapusu. Üzerinde adına yapıldığı kişinin veya kurumun adı ile o kişinin veya kurumun ilgisi doğrultusunda yapılmış bir resim bulunur. Kitap sahibini tanıtan ve yücelten; kitabı ödünç alan kişinin ise kitabı geri getirmesi konusunda uyarılmasını sağlayan bir etikettir. Ekslibrisin, adına yapıldığı kişinin ilgisi doğrultusunda olması mutlaktır. Nasıl ki kişi beğendiği resmi duvarına astığı gibi, ekslibrisi de ancak beğenirse kitabına yapıştırır. Bu nedenle ekslibrisin tarihinde hep adına ekslibris yapılan kişi ile iletişim kurulmuştur. Sipariş veren kişi önce kendini sanatçıya anlatmıştır; böylece hem doğru çözümlere ulaşılabilmiş, hem de adına ekslibris yapılan kişi ekslibrisi beğenerek kitabına yapıştırmıştır.

Alexei Bobrusov (Russia 1954)


Ekslibris tamamen estetik kaygılarla yapılan bir çalışma türü. Ekslibris yapılırken baskıresmin ve grafik tasarımın bütün olanaklarından yararlanılır. Sanatın bir çok dalında olan kompozisyon, renk, biçim, ritim gibi estetik kaygılar vardır. Ekslibris sanatçısı da bu kaygıları kullanarak tasarım yapmak zorundadır ki ekslibrisin geleceğe kalma şansı yüksek olsun. Ancak, bazı sanat dallarından farklı olarak ekslibris üzerinde yazı da barındırdığı için grafik tasarımın sorunlarını da içerir. Nasıl ki kitap kapağı tasarımı yapılırken önce içeriği hakkında fikir sahibi olunması gerekirse eklibriste de siparişi veren kişi hakkında fikir sahibi olunması gerekir. İlgi alanları, beğenileri, hangi konuda ekslibris yaptırmak istediği bilinmeden bir yaratım yapmak doğru olmaz.

Dünyada yüz binlerce ekslibrisleri olan koleksiyoncuları var. Bunların her biri belli konularda eklibris yaptırırlar. Örneğin İsveçli koleksiyoncu Lars C. Stolt bir erotik ekslibris tutkunudur.

                                                                                                  Zeynep Çaylak (Turkey 1989)



“Ekslibris kitap için değil, kitabın sahibi için yapılır”



Eklibris kitap için yapılmaz, kitap sahibi için yapılır. Eğer kitap çok kıymetliyse koleksiyoncular geleneksel baskı tekniklerinden olan gravür ve ağaç baskı gibi baskılarla yapılmış eklibrisi yapıştırmayı tercih ediyorlar. Ofsette çoğaltılmış eksriblisleri de daha düşük maliyetli kitaplara yapıştırıyorlar.



- Ekslibris ile bizim tarihimizdeki mühür arasında bir benzerlik var mıdır?

Mühür ne için basılır? Bu kitap benim demek için. Aslında bu da bir çeşit eklibris ama bu sözcüğü taşımadığı için böyle adlandıramıyoruz. Ekslibris kongresi kapsamında bu konuda harika bir sergi göreceksiniz. Türkiye’de ki Süleymaniye, Beyazıt, Milli Kütüphane ve Atatürk Kitaplığı dahil en önemli kütüphaneleri dolaştım ve mühürlü kitapların fotoğrafını çektim. Bu sayfalar bir tarafta ebrusuyla bir tarafta mühürleriyle oldukça ilgi çekici. Bazen üstlerinde üç dört tane mühre rastlayabiliyorsunuz. Öyle ki bir tarafta sadrazamın mührü, aynı sayfada vakfın mühürü gibi elden ele geçmiş. Bizim mührümüzde de hoş bir kaligrafi var. Mühürlü kitap sayfaları isimli bu sergi ile konuklara diyeceğiz ki “Sizin 1450’lerde eklibrisi bulduğunuzda bizde de mühür vardı. Mühürler ekslibris olmasa da işlevi aynı.”

“Geçmişte ünlü sanatçılar ekslibris yapmışlardır”.

Geçmişte döneminin ünlü sanatçıları ekslibris yapmışlardır. Örneğin Almanların en ünlü baskı sanatçılarından Albrecht Dürer, dönemin devlet adamlarına 25 adet ağaç baskı ekslibris yapmış. Kokoshca, Klee, Picasso gibi ünlü ressamlar da ekslibris çalışmaları yapmışlar. Günümüze kadar geçen süre içerisinde dernekler kurulmuş; sanatçıların çoğalması ve koleksiyoncuların artması ile ekslibris ilgi gören bir sanat dalı olarak gelişme göstermiş. Özellikle derneği olan ülkeler ekslibris bültenleri yayımlamaya başlamış ve yarışmalar organize etmeye başlamış.




Maslak’taki sergimizde Avusturyalı koleksiyoncu Heinrich Scheffer’a ait serginin en ilgi çekici parçalarından olan Gustav Klimt’in (1862-1918) ekslibrisini göreceksiniz.



- Bu esere verilen aitliğin kanuni bir yaptırımı olabilir mi? Yani çalınma durumlarında mesela?

Kitabın ilk sahibinin adını taşıyan bir eklibris taşıması onun ikinci bir sahibin eklibrisini taşımasını engellemez. Yani aitlik bir başkasına geçebilir. Bunun için bir engel yok. Bazı kitaplarda 3-4 tane ekslibrise rastlamak mümkün. Özellikle çok eski kitaplar, elden ele geçtikleri için birden fazla ekslibris taşıyabiliyorlar. Mesela mühürlülerde sergide göreceksiniz vakıf kütüphanesinden çalınmış bir kitap alan tarafından mührü silinmiş, kişisel mühür vurulmuş ardından sahaflara gitmiş yine başka bir mühür taşıyor. Kısacası ne eklibris ne de mühür kitabın çalınmasına engel teşkil etmiyor. Sadece bir uyarı yanı var.

                                    Elena Alejandra Davicino (Argentina)

“Ekslibris dünya ülkelerinde çok yaygın ve kabul görmüş bir sanat”

Ekslibris, Avrupa ülkelerinde, Bulgaristan’da, Rusya’da, Çin’de ve Japonya’da çok yaygın bir sanat. Avrupa ülkelerinin bazılarında sanatçılar geçimlerini ekslibrisle sağlıyorlar. Örneğin Julian Jordarov isimli Bulgaristanlı bir sanatçıya sipariş vermek istediğinizde 2012’den gün alabilirsiniz. Bütün temennim Türkiye’de de bu noktaya gelebilmemiz. Ama talep olmalı ki sanatçı yaratabilsin ve ayakta durabilsin. Bizim yeteri kadar koleksiyoncumuz yok. Yine de umutluyum çünkü Türkiye’de de eklibris sanatı bir ilerleme kaydetti.


- Siz nasıl tanıştınız bu sanatla?

Ben 1983 yılında bir yarışmaya katıldım. Ardından öğrenimime ve donanımlarıma da uygun olması nedeniyle son yirmibeş yılımı bu sanata adadım. 1997 yılında Ankara’da 10 kişiyle bir dernek kurduk. 2008 yılında ben İstanbul’a taşınınca derneği de buraya getirmek zorunda kaldık. Böylelikle İstanbul Ekslibris Derneği kurulmuş oldu. Şu anda 200 üyemiz var. İçlerinde sanatçılar olduğu gibi ekslibris meraklıları da var. Uluslararası yarışmalar düzenledik. Derneğin en büyük hedeflerinden biri Türkiye’nin bir ekslibris müzesine sahip olmasıydı. Bunu da gerçekleştirdik. İMOGA – İstanbul Grafik Sanatlar Müzesi bünyesinde, kurucu dekanım sayın Prof. Dr. Süleyman Saim Tekcan’ın himayelerinde İstanbul Ekslibris Müzesi’ni kurduk. Şu anda dünyadaki 10 ekslibris müzesinden biri bizim. Üsküdar’da ki müzenin bilgilerini www.imoga.org adresinden edinebilirsiniz. Müzede şu anda kendime ait 2500 adetlik koleksiyonum da dahil olmak üzere 15.000’e yakın ekslibris bulunuyor. Pek çok kitap ve katalog da var.

Türkiye’de iyi gelişmeler var. Ama daha yürüyecek yolumuz da var. Çok çalışmamız şart. Türkiye’de 11 kentte yaptığımız sergilerle halkı, ekslibris ile tanıştırdık. Böylece pek çok genç ekslibrise gönül verdi. 2004 ve 2006 yıllarında yapılan CGD (Computer Generated Design) ekslibris yarışmalarındaki Türkiye’nin katılımı %50’ye yakındı. 2006 yılındaki yarışmada Türkiye birincilik ve üçüncülük ödüllerini aldı. Bugüne kadar pek çok arkadaşımız uluslarası yarışmalarda dereceler aldılar. Yunus Güneş, H. Müjde Ayan, Hasip Pektaş, Tezcan Bahar, Mustafa Okan, Nurgül Arıkan, İlknur Dedeoğlu Ateş, Elif Varol Ergen, Atanur Sevim, Handan Tepe, Zeynep Aran, Ersinhan Ersin, Nurgül Arıkan, Hira Nur Yıldız, Zeynep Çaylak, İsmail Aslan, Seval Özçelik, Özden Pektaş Turgut, Çağlar Okur, Mine Saraç, Ozan Ayıtkan bunlardan sadece birkaçı.

      Valentinas Ajauskas (Lithuania 1948)
Bu yıl yaptığımız bizim yarışmamızda ise en çok ödülü Rusya, Polonya ve Bulgaristan aldı. Neden çünkü çok ciddi ve disiplinli bir sanat eğitiminden geçiyorlar. Bu işi severek yapıyorlar. Biz biraz daha aceleci davranıyoruz. Sabrımız biraz az. Bu bir gerçek. Hal böyle olunca da disiplinli çalışanlar daha öne çıkıyorlar. İşte katalogda göreceksiniz Türkiye’den Tezcan Bahar, ciddi calışan bir üyemiz. Emeğinin karşılığı ödül olarak aldı. Işık Üniversitesi’nden daha ikinci sınıf olan öğrencimiz Zeynep Çaylak mansiyon aldı. Bunların hepsi bizim için gurur verici şeyler.




- Belki halkın haricinde edebiyatçıların da çok ilgisinin olması gereken bir dal. Öyle değil mi?

Şüphesiz. Onlar bu işin başını bile çekebilirler. Böylelikle ilgi çoğalır.



- Gelelim kongreye…

33.FISAE Uluslararası Ekslibris Kongresi için aday olduk ve 4 sene önceki seçimde kabul edildik. Bu organizasyon için arkadaşlarımızla birlikte çok ciddi bir hazırlık yaptık. Katılımcılar bu organizasyon kapsamında 10 farklı sergide beş çeşit koleksiyon görecekler. Yarışmalara katılmış 4.000 ekslibrisin içinden 2 gün süren bir jüri değerlendirmesinin sonunda beş yüz tanesini seçtik. Ödülleri ile beraber sergiliyoruz. Toplamda 1250 adet ekslibris görülecek sergide. Bunun haricinde mühürlü kitaplar, benim yıllardır kongrelerde çektiğim fotoğraflar ve çizimler de sergide yer alacak.

Ağustos ayındaki organizasyona sadece kongre katılımcılarını kabul edebiliyoruz. Bu ay içindeki organizasyonlarda karşılıklı ekslibris değiş tokuşu yapacak olan sanatçı ve koleksiyoncularla her yer dolmuş olacağı için izleyicilere açamıyoruz. Eylül ayından itibaren sergi tüm meraklılar için açık olacak.

                                               Tezcan Bahar (Turkey 1976)


- Bu organizasyonun Türkiye’ye sağlayacağı faydalar sizce nelerdir?

Kongreye yurt dışından 230’a yakın yabancı sanatçı katılacak ve bunların pek çoğu ülkemizi henüz ziyaret etmemiş kişiler. İstanbul’u tanımış olacaklar. Daha şimdiden aldığım maillerden edindiğim izlenimler doğacak olumlu sonuçların işaretini veriyor. Ayrıca Dünya üzerinde ekslibris konusunda yapılmış bu derece büyük bir organizasyon yok. Tekrarı olmayacak bu organizasyonu kaçırmamanızı öneriririm.

www.ekslibris.org isimli web adresinden kongre ve sergilerle ilgili her şeyi görmeniz mümkün. Katalogları webden izleyebilirsiniz. Yabancı katılımcılar için “İstanbul Sizi Bekliyor” isimli bir videoyu paylaştık. Ayrıca hava durumundan, hava alanından Maslak’a taksi fiyatlarına, döviz kurlarına ve otel fiyatlarına kadar her şeyin bilgisini verdik katılımcılara.



- Pek çok ülkede araştırmalarda bulunmuşsunuz. Bu ülkelerle Türkiye’yi karşılaştırdığınız zaman sanat alanında ne kadar eksiklik hissettiniz? Veya ne kadar fazlalığımız var?

Çok fazlası var ama eksiği ilgisizlik. Örneğin İstanbul çok farklı bir kent. Hiçbir ülkede bu kadar güzelliği bir arada görmeniz mümkün değil. Ama toplum sanata karşı ilgisiz. Müzelerde bir memur zihniyeti var. Bazı müzelerde eser altlarındaki yazıları okumak için zorlanıyorsunuz. Aydınlatma eksik. Meksika’da bir müze gezmiştik. Bir günümüzü aldı ama o kadar güzel organize etmişlerdi ki hiç rahatsızlık duymadık. Bizim de sanatsal değerlerin üstünde daha çok durmamız gerek. Tanıtıma yeterli destek verilmeli.



- Son olarak sizce Işık Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi diğer fakültelere nerede fark yaratıyor?

Öncelikle çok iyi bir eğitim kadrosu var. Tüm üniversitelerin en iyi hocalarını bünyesine katmış durumda. Ayrıca Fevziye Mektepleri Vakfı 125 yıllık bir eğitim geleneğine sahip köklü bir kurum. Öğrenci ve öğretim görevlerini sonsuz destekleyen, çağdaş bir eğitim politikasına sahip. Kampüsümüz çok güzel ve merkezi. Sahip olduğumuz galeri o kadar iyi ki İstanbul’da başka bir örneği daha yok. Bu öğrenciler için büyük bir avantaj. Ayrıca başka hiçbir okulda ciddi bir ekslibris eğitimi verilmiyor. Öğrencilerimizden ikisi; Hira Nur Yıldız ve Zeynep Çaylak uluslararası iki yarışmada mansiyon aldılar. Bu bir başarıdır.

33. FISAE Ululararası Ekslibris Kongresi sayesinde yüzlerce kişi Işık Üniversitesi’ne eserlerini postaladı. Elimize 4.000 ekslibris ulaştı. Bu okulumuzun adının dünyaya yayıldığının da bir göstergesi. Özetle biz tüm bu sebeplerden farklıyız, başarılıyız. Öğrencilerimizi mutlu etmeyi başarıyoruz.


(Bosphorus Sanat Gazetesi Ağustos 2010)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TAHRAN’DA İKİ GÜN

SİRİUS

EYLÜL BAKIŞLI KIZ