BİREYDEN TOPLUMA

 

        


    Hepimizin bir hikayesi var. Hayata bir yerlerde başladık, öğrenebildiğimiz kadar yolumuza devam ediyoruz. O son an gelene dek yürümeye ve öğrenmeye devam edeceğiz. Peki, O son anı hiç düşündünüz mü? Hani hayatınızın en önemli anlarının bir film şeridi gibi gözlerinizin önünde belirdiği o anı? Hep hayalini kurduğunuz insan olarak mı veda ediyorsunuz bu hayata? Öğrendiğiniz kadar öğretebildiniz mi? Yaptıklarınızla gurur duyuyor musunuz?

Bu dünyaya Orta Doğu’da bir kadın olarak geldiyseniz eminim yüzlerce kez kendinizle çeliştiniz. Don Kişot gibi bir sürü görünmeyen yel değirmeniyle savaştınız. Sonunda başladığınızdan farklı bir şeye evrildiniz. Belki eminsiniz olmanız gerekene dönüştüğünüzden belki de daha öğrenecek çok şeyiniz var. Ama hangi kültürden gelirseniz gelin, hangi kötü veya iyi şartlar altında yaşıyor olursanız olun öfkelisiniz kadın cinayetlerine. Şimdi size sorarım bu durumu değiştirmek için ne yaptınız? Sosyal Medya paylaşımlarından bahsetmiyorum. Sokaklara çıkıp pankartlar açmaktan bahsetmiyorum. Kendi kişisel hayatlarınızda kadının yanında duruşunuz nasıl?

Hayatınıza dost, sevgili veya eş olarak aldığınız erkeklerin kadınlar hakkındaki genellemelerine yeteri kadar karşı çıkıyor musunuz? Yoksa kendinizi onların istediği gibi göstermek için çaba harcayanlardan mısınız? Koşullar ne olursa olsun bir tartışma ortamında sadece kadın olduğu için hemcinsinizi koruyor musunuz? Siyasi fikrinden hoşlanmadığınız politikacının annesine, karısına, kızına küfredilirken ayağa kalkıyor musunuz? Tipinizi, saçınızı, ruhunuzu, kıyafetinizi popüler kültürün size dayattığı pozisyonda mı şekillendiriyorsunuz? Kaç kere bıçak altına yattınız kusur saydığınız fiziksel özelliklerinizi düzeltmek için? İş yerinizde aklınızdan çok bedeninizi öne koyduğunuz oldu mu hiç? Eleştirdiniz mi bir hemcinsinizi yüksek kahkahası yüzünden, özgüveni yüzünden ya da aykırı bir hali yüzünden? Bir suiistimali görmezden geldiniz mi hiç?  

Yukarıdaki sorulardan bir veya birkaçına verdiğiniz cevap evet ise şayet, üzgünüm daha çok kadın öldürülecek. Daha bir sürü kadın cinsel istismara uğrayacak ve belki de bu, cahil olanlar yüzünden değil biz akıllı ve kültürlü geçinenler yüzünden olacak.

Çünkü siz, erkeklerin kadına yönelik eleştirilerine göz yumanlardansınız.

Çünkü siz, kadının görsel bir obje gibi algılanmasına prim verenlerdensiniz.

Çünkü siz, bir kadın olduğunuz halde kadının ezilmesine göz yumanlardansınız.

Çünkü siz, kendi görüşünüze dahil olmadığında bir kadına hakaret edilebilmesini hoş görüyorsunuz.

Çünkü siz, Televizyon, dizi, magazin öyle dayattı diye, erkekler böylesini seviyor diye kendinizle savaşıyorsunuz.

Çünkü siz, ne kadar güzel ve özel bir varlık olduğunuzun farkında değilsiniz.

Çünkü siz, görselliğin akıldan daha etkili olduğu kuramına inandınız.

Çünkü siz, yapamadığınızı, farklı olanı, cesaret edemediğinizi eleştirecek kadar zavallısınız.

Çünkü siz bıçak kendi boynunuza dayanmadan haykıracak cesarete sahip değilsiniz.

Üzgünüm bu Türkiye’yi yaratanlarda başı çekiyorsunuz. Ama hiçbir şey için geç değil. Değişebiliriz. Sessiz bir savaşın öncüleri olabiliriz. Değişime kendimizden ve tepkilerimizden başlayarak çığ gibi yükselen bir çığlığın sesi haline gelebiliriz. Hiçbir inanışta nefretin sevgi yarattığı söylenmez. Sadece sevgi değiştirir dünyayı. İnanç değiştirir ve kendine inanmakla başlar her şey. Haydi bugünden başlayın bu döngünün böyle ilerlemesine izin verenleri dışlamaya. Dışlanmak değişmeyi sağlar. Bırakın yozlaşmış kuralları, etik sayılan etiksizlikleri. Ayıplamaktan, yermekten, dedikodudan sıyırın kendinizi. Gerçek bir kadın olun. Kadının kadın olarak yanında olun. Bırakın utanmayı çevreden. Büyük bir savaşın sessiz savaşçıları olun. Kadına özgürlüğünü, yaşama hakkını, özgünlüğünü yine kadınlar verecek!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TAHRAN’DA İKİ GÜN

SİRİUS

EYLÜL BAKIŞLI KIZ