OYUN


Her şeyi becerebiliriz hayatta… Her şeye sahip olabiliriz… Ama çoğu zaman insan olamayız… Anlamsızca düşeriz kıskançlıklarımızın, egolarımızın, komplekslerimizin kuyularına… Yaşlanırız elbet ama çoğu zaman büyüyemeyiz…


Kimimiz de içinde taşır ölene dek çocuksu güzellikleri… Bazen masumca bodoslama gidişleriyle, bazen sevgileriyle, bazen de çocukluktan kalma oyunlarıyla…

Aslında sevmem “oyun” kelimesini… Çünkü o, çocukluğumuzda dostken bizimle büyüdükçe düşmanımız olur çoğu zaman… Bir zamanlar güldürürken, yıllar geçtikçe yalanın can dostu olur çıkar bir yerlerden… Oyun kurucunun zekâsına bağlı olarak ya yeniliriz ya da o, kaybettiğini fark etmeden devam eder sanal gerçekliğine… En kötüsü de seneler geçtikçe değişiyor diye o muhteşem oyundan vazgeçmemizdir… Oysaki arka bahçelerde saklı masum oyunlar da vardı bir zamanlar… Oyuncularını perili köşklere kadar götüren, hiç büyütmeyen, kitapların içine bile girmemize izin veren büyülü oyunlar vardı… İşte en çok da bu yüzden bir de Jeux D’enfants’ın yıllardır üzerimde bıraktığı o etkiden olsa gerek bu gece giresim geldi bir oyunun içine…

Çocukluğumun oyunlarını hatırlatan cümleler geçiyor içimden… Perili köşkler, Dünyanın Merkezine Yolculuklar, çadırlar altında maceralar, Prensli prensesli serüvenler, yunusların evleri ve Karaşimşek… Bazen Karaşimşek’i çalmaya giderdik, bazen perili köşke giren cesur kişi olup alkış beklerdik, bazen henüz icat edilmemiş bir araçla Dünyanın merkezine doğru yolculuğa çıkardık… Bazen perilerin yanına, bazen mezarlıklara, bazen kayalıklara giderdik… Her gidişimizde bir tutku ve macera isteği… Ne de güzel hayal kurardık…

Sonra büyüdük… Oyunların adı değişti… Bırakmak zorunda kaldık… Ya da ölesiye oynamak… Bazen iyi niyetle, bazen aykırı olmamak için, bazen intikam derdiyle, bazen de artık mızıkamıyor olmanın hüznüyle…

Bir girişi vardı, gelişti de ama bir sona vardırmayacağım bu yazıyı… Uzun zamandır içine girmeyi reddettiğim ve bozmak için her şeyi yaptığım oyunların gizli seyircisi olmaya karar verdim çünkü… Böylelikle hiçbir zaman şahın ardından mat gelemeyecek ve bu oyun hiç bitmeyecek! Bundan sonra öğrendiğim her gizli hamle, gizli silahımdır benim.

Hayatta bir şeyi iyi yapmasını dilerim dostlarımın o da insan olabilmek… Kirli oyunlar kurmadan yaşamayı bilmek… Hayatı olumsuz kılacak değil, umutlu ve mutlu kılacak oyunlar üreten insanlar olabilmek… Çünkü bunu başardığımızda varacağımız yerde kaybetmek hiç olmayacak!

07.02.10 / 03:30

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TAHRAN’DA İKİ GÜN

SİRİUS

EYLÜL BAKIŞLI KIZ