MAVİ KIRMIZI

Dökülüyor ellerimden kelepçeli bir sonbahar,
Firari ruhum, bilmediği coğrafyalara...
kalbim neden özlendiğini bilmeyen anıların istilasına uğruyor,
bir okkalı küfür etsem anlar mı haddini diye debeleniyorum kırmızıya.....
Mavi inadına masallar söylüyor 
Yakamdan düş! feryadı hiç yaramıyor....
Yokluklardan hiçliklere yazılmış satırlar var kağıtları karaya çalan
Sen geliyorsun aklıma
Hangi sen?
Hangi mevsim?
Hangi gözyaşı?
Bu hikayede hiç sevinç yok muydu?
Rövaşata yapmayı özlemiş beyazlara bulandı ellerim
Türkçe'sini yitirmiş köşe başlarında...
Sana seslenecektim bir kaç gündür
seni arıyordum
sana uyuyordum...
ta ki senin s'nin baş harfini unuttuğumu fark edene kadar...
Sen!
Sonsuz bir girdaptan düşüyor gibisin...
Bu deniz ben değilim...
Dolunay da tanıdık değil...
Gece soluyor ruhum
gündüzle sevişesi yok...
senin unutulan baş harfini de aramaya niyeti yok dilimin...
Yine gece oldu sevgili...
Herkes uyurken uyandık birlikte...
Yine müzik şiire düştü sevgilim!
Şimdi kim besteler bu düz yazıyı?

Çağda Erzincan
Kelimeleri özgür bırakmak lazım aynı ruh gibi... 09.09.2013 / 02:04

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TAHRAN’DA İKİ GÜN

SİRİUS

EYLÜL BAKIŞLI KIZ