YOLCU

                                      Photo Credit - Passenger 


Büyük Britanya’dan bir müzik kulaklarımda,
Aşk diyor yavaş gelir, hızlı gider...
Şarkıcının adı gibi yolcuyduk biz de aslında!
Gökyüzü yakından uzağa doğru ilerlerken,
Okyanusun dalgaları denize yenilirken,
Rüzgarla sarılmadığım saatler çoğalırken,
Ülkesine dönüşmüş bir yazar var şu köşede,
Ülkesi gibi aynen;
Güçten bahsederken gülümsüyor,
Ortalarda yaşamaya çalışıyor,
Arada kalmış vatan gibi...
Ne doğu, ne batı...
Ne mutlu, ne mutsuz...
Olmayan paraları savuşturan...
Çarçabuk da unutan...
Unuttu seni sevdiğini...
Unuttu üzerinde güneşin asla batmadığı gülümsemeni...
Çoktan yıktı aşka edilen yeminleri...
Aldatıldığını iddia edecek yakında,
Aşkın huzursuz bir duygu olduğunu bilmese...
“Beni kıskanıyorlar” yalanını bile söyler yakında...
Böyledir toprağına karışmak!
Böyledir bir gökyüzüne sevdalanıpta unutmak...
Ne diyordu Passenger,
“Güneş ancak kar yağınca özlenir...
Sevgili ancak gitmesine izin verilince sevilir”
Unutmak kolay, sevmek zor...
Kanatlarını sırtına takanın kendin olduğunu bilmek kolay,
Unutmak zor...
Özlememek zor, sarılmamak kolay...
Ne varsa bildiği,
Yalnız yolculuk hakkında,
Ne varsa bilmediği,
Duraklar hakkında...
Hepimiz yolcuyuz aslında...
Aşkın lacivert gözleri de,
Sevdanın mavi rengi de,
Kuzey rüzgarları da
Yolcuyduk aslında hepimiz...

1.12.2017 - İstanbul

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TAHRAN’DA İKİ GÜN

SİRİUS

EYLÜL BAKIŞLI KIZ