"Hal"ler

Sessizliğe dayandı gözler ve kulaklar… Yedi günler bekledi kayboluşundan doğmanı. Sessizliklerle seviştirdiği düşlerinde beklemez olur eller artık ellerini.


Ey sevgili! Ben her gelen gemiye sensin diye el sallar oldum… Ayaklarımı suya değdirir değdirmez yüzünün görünmezliğinden kaçar oldum. Kaçar adım çok sevdiğim dalgalardan kumsallara… Geriye doğru adımlar, kumların hiç sevmediğim kızgın tenine doğru…

Gürültümü çalan sessizliklerim var benim bilir misin? İçimdeki orkestranın uykudan uyandırmak istercesine gürültüyle dağıtmaya çalıştığı sessizliklerim var benim. “Sen”sizlikleri hiç sevmeyen kalbimin “sessizlik”lerine baş kaldırışıdır içimdeki… En kötüsü de “o” olmadığını bildiğim “sen” lere ağlamaklı olma halidir... “O” olmadığını bilemeyen “sen” lerin susarak ruhlarını yüceltme çabasına seyirci kalmak zorunda olma durumudur.

“Haller”… Ruh halleri, kalp halleri, kaburga kemiklerinin ve iki bacak arasının içine sıkıştırmayı becerdiğimiz hayatımızın halleri… Haller “sen” in ablatif bir çekiminle “ben”im lokatifim olabilen haller… İşte hayat sadece bu hallerle sevişgen, ruhu rüzgar gülü misali döndürmekte…

2007 - İstanbul

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TAHRAN’DA İKİ GÜN

SİRİUS

EYLÜL BAKIŞLI KIZ