SANA DAİR

Kısacık bir zamandı oysa, ama sandım ki aylar, yıllar geçmişti… Hiç bitmeyen günlerdi, sanki hiçbir engel yokmuş gibi… Özlemekti adı, nefes alamıyormuş gibi… Unutulmuş gülümsemelerden örülü, çocukluğumuzun maceraları gibi heyecanlı… Her gün yeniden ve yeniden baştan başlayacakmış gibi… Sanki dünya durmuş, bütün sorunlar bitmiş, böyle gidebilirmiş gibi… Sen gibi ve ben gibi… Hesapsız ve çıkarsız… Biraz da sorgusuz…


Ey sevgili! Sen benim özlediğim çocukluğum gibisin… Sen içimde susan o deliliği konuşturan bir cambaz gibisin… Hoyratlığına imrendiğim, duygusallığıyla gözyaşlarına büründüğümsün… Hep varmış gibisin… Hiç gitmeyecek gibi sarıldığımsın…

Şimdi eksik biraz şarkılar… Yarım kaldı kadehler… Şimdi yastığın biri boş… Farkında mısın yağmur da yağmıyor bu aralar… Geceler bitmek bilmiyor… Hayaller yarım… Sessizliği şarkılar, şiirler bozuyor…

Hiç hesapsız, hiç korkusuz, biraz delice bir şeydi bu… Saklamadan, utanmadan, arsızca bir çığlıktı bu… Çocuktuk, aniden büyüdük, sihirli değneğimizi kırmak zorunda kaldık… Şimdi bilmiyoruz… Belki de bilip de susuyoruz…

Her şey tamam da senden gitmek zormuş be sevgili! Unutmak kolay da istemeden unutmaya çalışmak zormuş. Belki de bir rüyadır uyanırız… Belki de bir gün gerçek olur rüya sanırız… Belki manasızca rastlaşırız… Belkilere bürünmüş bir boşluk var içimde… Buna isim koymak zormuş…

12.08.10 / 03:36

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TAHRAN’DA İKİ GÜN

SİRİUS

EYLÜL BAKIŞLI KIZ