ANLAŞILMAK


Hep anlaşılmayı bekliyorsun,
Anlamadan hiçbirini...
Senin anlamadığın mı anlayacak seni?
Aslında sen çoğunu anlamıyorsun...
Anlamıyorsun,
Ciddiye aldıkları hayatı...
Hayat ciddiye alındıkça
En ağır dersleri anlatıp, en az notu veren öğretmenlere benzer,
Sen biliyorsun anlatamıyorsun...
Denizi ciddiye alırsın sen,
Gökyüzünü,
Salınan martıları üstünde,
Yüzünü okşayan rüzgarı,
Karanlıkta dans eden ağaçların fısıltısını,
Gece parlayan yıldızları,
Söyleyecekleri çok şey var biliyorsun,
İnadına eğleniyorlar görüyorsun...
Bilge kayalıklara saygılısın en çok,
Ne de fazla biliyorlar sessizce...
Alavereci dalavereci Tanrı’ya güveniyorsun en çok,
Boşuna değil biliyorsun,
İnadına kurduğu oyunları...
Habil cidden mağdur muydu?
Soruyorsun?
Kabil cidden kötü müydü diye diretircesine...
9-6 yollarında bir kalabalık etrafında,
Düğünde dernekte,
Büyük büyük cümlelerde...
Küçük cümleleri seviyorsun sen...
Kıskançlık onların bildiğine benzemiyor,
Aşk benzemiyor,
Hırs hiç değil,
Para soyut,
Görsellik göreceliliğin de ötesinde...
Her şey gördüğümüzün, algıladığımızın
Ötesinde...
Ötesinde arzuladığımızın...
Şems’ini arayan bir Mevlana misali yalnızlığın..
Yesevi suretli dergahın,
Dorian Gray misali tabloda şeytanlığın...
Quasimodo kadar güzel değilsin özünde,
Dr Breuer’den farklılaşmadı mutsuzluğun...
Trinity enkarnesinden kurtulamadı hala dindarlığın...
Bekleme anlaşılmayı...
Onlar hiç birini anlamadı ki...
Sen de hiç anlamadın onları,
Kavuşmak,
Bir şiirin
En sevdiğin dizesinde
buluşabilene kadar...
Hayat da sadece buluşabilmektir özünde...
Ortak bir enkarnede,
Aynı mısrada,
Sevdiğin bir enerjide...
sadece bu...

15.07.2019 / Beyoğlu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TAHRAN’DA İKİ GÜN

SİRİUS

EYLÜL BAKIŞLI KIZ