KISA BİR YOL

Yürüyorum denize baka baka… Ömrümün parke taşlarını sayıyorum… Yüreğim deniz olmuş, ellerim gökyüzü… Bir yudum rüzgâr dileniyorum… Geride bırakıyorum; yolları, insanları, sevgileri… Yürüdükçe ufuk noktasına varıyorum… Hep gitmek istediğim yer burası, çocuk kaldığım bir yer… Yüzünden uzak, gidişini unutmuş, kaybetmeyi kabullenmiş bir yolculuk bu… Nasıl olsa sonunda unutmak var… Başa almak, çocuk olmak yeniden…


Ne çok yıprattık sevdaları, kalpleri ne de çok buruşturup attık… Büyük aşklar ne zaman yalan oldu? Bir masalın içinden gerçeğe ne zaman düştük? Şimdi neden eskisi gibi bırakamıyoruz kendimizi? Alaeddin’in cini ne zaman bu kadar göreceli oldu? Gökyüzünden Dünya’ya bakıp dalga geçmek için uçan halılara neden binmez olduk? Ve ben sevgili… Ben, gözlerimi hangi devde bıraktım? Bir başkası takınca onları inciler saçıldı mı? O yüzden mi görmüyor artık gözler hiçbir şeyi?

Unutulmuş bir yaz günü sevdasına çeviriyorum gözlerimi durmaksızın çünkü biliyorum ki yaşanacak hiçbir şey dünden daha güzel olmayacak. Hiçbir şey yokluğuna alışmış bu yüreğin varlığından duyduğu mutluluğu geri getirmeyecek. Çünkü büyüdük, fark etmeden eskittik her şeyi… Bir kapı aralığında unuttuk gerçek gülüşleri… Sahte bir filmin sahte senaryosunu yazmaktan alıkoyamadık kendimizi…

Denizin azgın dalgalarını, gündüzün uzun uykularını, dalgalara eşlik eden müzikleri, kayalıkların denize direnişlerini özledim… Gökyüzünde ki yıldızları saymayı, kumsalda kalabalık ateşler yakmayı, asla çalamadığım gitarımı, bizi uzaklara götürür sandığımız yolları özledim… Ben hiçbir şeyi yalnız yapmadım ki büyüyene dek… Dostlar, dostlar… O şarkıda ki gibi; “ Hiçbir olay gerçek olmaz dostlarıma anlatmadan…”

Yürüyordum işte… Aklımdan geçenlerle… Yeniköy’e doğru… Martıların dansına eşlik edercesine… “Beni ne kadar da kendinden yaptın İstanbul” diyordum… “Yapmacık gülümsemelerine alıştırma beni” diyordum… Her parke taşında büyümenin ağır yükünü sırtımda taşıyarak ve kalbimin bu sopsoğuk ve sessiz haline acıyarak yürüyordum…

20 Kasım 2009 / 01:20

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TAHRAN’DA İKİ GÜN

SİRİUS

EYLÜL BAKIŞLI KIZ