UNUTULMAK İÇİN Mİ GELMİŞTİN?

Bir zamanlar, bir yerlerde bir şarkı dinlemişti kadın. Yüzünü güldürecek, içine neşe katacak bir şarkı. Birkaç gün dinleyip kaybediverdi şarkıyı. Şimdi her şarkı biraz eksik, özlenen şarkının sözleri gelmiyor aklına bir türlü… Gelse bulacak, satın alacak, indirecek bir şekilde katacak hayatına ama yok, o sözler geçmişin hatırası olup kayboldular işte…


Ne zaman söylenenler, melodisini bir türlü hatırlayamadığın güzel bir müziğe dönüşse o zaman belirir o cümle içinde “mutsuz muydum sanki ben kendimle? Neden getirdin ki bana özlenecek bir şeyler?”

Her şey birbirine benziyor… Herkes aynı kurala tapıyor… Her şarkı eskiyor… Her şiir bir başka diyara ait… Varolmayan dünyayı hatırlatıyor sebepsiz mutluluklar… Boğazdan yol alıyor gemi Karadeniz’e doğru her gün bakıyorsun bir türlü gidemiyorsun… “Rüzgâr!” diye sesleniyorsun… “Nerdesin Rüzgâr? Uzun zamandır gelmedin, bilmediğim kokulardan getirmedin, muson yağmurları gibi yıkamadın içimi, denizi kudurtup dalgalandırmadın”… Dolunay gülümseyip duruyor yukardan “Benzedin işte bana” diye…

Biz çocukken heyecanla gittiğimiz “Dünyanın Merkezi”ne inanırdık… Yolda başımıza geleceklerden korkmazdık. Çadırlar yapar içine girer sonra da sihirli bir şeylerin olduğunu düşlerdik. Ranzanın üstünden yere atlamak demek, cesurca yüksek kayalıklardan denizlere atlamak gibiydi; uçuyorduk… Uçabiliyorduk… Biz çocukken gördüklerimize inanıyorduk, bir de görebileceklerimize… Büyüdük büyü bozuldu… Hiçbir şeye inanamaz olduk… Oysa rüzgâr gerçek biliyorum… Yağmur boşu boşuna yağmıyor…

Sen yalanlar söylerken inanmıyordu kadın… Bir kere daha bin kerelik bir yanılmanın yoluna yürüyordu… Belkiler taşıyordu içinde… “Belki de doğrudur” diyordu durmaksızın… Doğru değildi; notalar eksik kalıyordu, şarkı uzak bir melodiye dönüşüyor hatırlanamaz oluyordu… Susuyordu tüm bu gördüklerine inat, görmüyormuşçasına…

Şimdi sözcükler eski anlamlarını yitirdiler… Şarkılar rüzgârın saklayıp da getirmediklerine adanıyor… Zaman negatif kutbuna dönüşüp unutturuyor… Son sözüm sanadır; “Unutulmak ve unutturmak için mi gelmiştin sevgili?”

09.04 2009 /22:54

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TAHRAN’DA İKİ GÜN

SİRİUS

EYLÜL BAKIŞLI KIZ